31 Mart sonrası, seçilmiş bir Büyükşehir Belediye Başkanının seçimi haksız gerekçeler ile iptal edildi. Halk, bu haksızlığa cevabını 23 Haziran’da sandıkta net şekilde verdi. Şimdi ise Başkanların yetkisi kısıtlanmak isteniyor: “31 Mart sonrası süreç” kadar, milyonlarca oy almış Büyükşehir Belediye Başkanlarının (hem İstanbul’da hem Ankara’da) yetkilerini neredeyse yok etmeye yönelik bu süreç, yanlıştır. Vazgeçilmeli.

Belediyelerin bağlı ortaklıklarında yönetimi atama yetkisi Belediye Başkanına aittir. Bu husus çok önemlidir, zira Sayıştay raporundan görüldüğü üzere, belediyelere ilişkin birçok usulsüzlük ve zarar kalemi bu şirketlerde meydana gelmektedir: Haksız avantajların bu şirketlere aktarılması, gelir transferi, ihalesiz kullandırmalar ve alt yüklenici atamaları, belediyeye gereken gelirin aktarılmaması vb.

  • Belediye Meclisinin, belediyenin kuracağı Türk Ticaret Kanununa (TTK) tabi ortaklıklara ilişkin tek yetkileri; “ortaklığın kurulmasına, ortaklıktan ayrılma hususuna ve sermaye artışlarına” ilişkindi [5393 Sayılı Kanun, Madde 18]. Kanun çok açıktır ve konuyu ayrıntılı düzenlemiştir.
  • İcraya yönelik, Yönetime yönelik yetkiler Büyükşehir Belediye Başkanındadır:
  • Büyükşehir Belediye Kanunu (No5216)ya göre [aynı hükümler Belediye Kanununda da mevcuttur], “büyükşehir belediyesi tüzel kişiliğinin temsilcisi Büyükşehir Belediye Başkanıdır” (Madde 17).
  • Belediyenin bağlı ortaklıklarının yönetim kurulu, bu şirketlerin Genel Kurulunda seçilir (TTK hükümlerine göre). Genel Kurulda ise büyükşehir belediyesi tüzel kişiliğini temsilen Büyükşehir Belediye Başkanı oy vermeye yetkilidir. Bu yüzden de doğal olarak; şirketlerin yönetim kurulunu başkan seçecektir. Bu yetki Başkana, Belediye Meclisi tarafından değil; doğrudan kendisine Kanun tarafından verilen bir yetkidir.
  • Üstelik 5216 Sayılı Kanun, Madde 18/e’ye göre, Başkan; “Büyükşehir belediyesinin ve bağlı kuruluşları ile işletmelerinin etkin ve verimli yönetilmesini sağlamakla sorumludur. Başkana dürüst ve etkin yönetimi sağlamak sorumluluğu açıkça verilmişken; yönetimi atamakta yetkisi yok ise, bu Kanuni sorumluluğunu nasıl yerine getirebilir?
  • Son olarak da 5216 Sayılı Kanun, Madde 18/i de yine aynı düşünceyi bir kez daha vurguluyor: “Belediye personelini atamak, belediye ve bağlı kuruluşlarını denetlemek yine Başkana aittir.

HUKUK DEVLETİ en büyük ihtiyacımızdır. Hukuk devleti; kuralların herkes için eşit uygulanmasını ve kuralların öngörülebilir olmasını gerektirir. Demokrasi ise SEÇİM SONUÇLARINA SAYGIYI gerektirir. Bu yüzden bu yanlış gidişattan geri dönülmelidir.

Saygılarımla, Av. Ece Güner.