KARTALKAYA OTEL YANGINI: SORUMLULUKLAR
GİRİŞ
Aşağıda belirtilen mevzuat hükümlerinden de ayrıntılı şekilde görüleceği üzere, turizm işletmelerinin denetimi (otelin yangınla ilgili önlem/alt yapısı) konusunda yetki ve sorumluluk Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndadır (“Bakanlık”). Kartalkaya’nın bulunduğu bölgenin yangın ve benzeri afet planları/önlemleri konusunda ve iş yeri açma ruhsatı konusunda ise sorumluluk İl Özel İdaresi’ndedir.
Merkezi idare, turizm işletmeleri söz konusu olduğunda Bakanlığı son derece geniş yetkilerle donatmış, yerel idareleri bu alandan büyük ölçüde “çıkarmıştır”. Şimdi ise sorumluluk kısmına gelindiğinde, tüm sorumluluğu yerel yönetime yüklemeye çalışmaktadır. Oysa hukukta, yetki ve sorumluluk daima paraleldir.
Şunu da belirtmek zorundayız: İnsan hayatına ilişkin olan, son derece kritik yangın güvenliği hususunda onlarca farklı kanun ve yönetmeliğin olması, mevzuat hükümlerinin karışık ve detaysız olması, boşlukların olması, kabul edilemez: Mevzuat yeniden düzenlenmeli ve belirginleştirilmelidir; sistem de gerçekten etkin bir sisteme dönüştürülmelidir.
Otel sahibinin ve yöneticilerinin yargılanması gereği zaten elbette tartışmasızdır, o konuya girmiyorum bile; bu konuda da örnek teşkil edecek bir karar çıkmadıkça, daha çok facia yaşarız. Depremde binlerce insanın ölümüne yol açan ağır kusurlu müteahhitler bile, faciadan 2 yıl sonra, tek tek tahliye ediliyor; bu anlayışla daha çok facia yaşarız.
Ağır “çürüme” altında bir düzen kurulmuş: Yetki ve makam isteyip sorumluluk almamak, bazı işletmelerin rant açgözlülüğü (insan hayatına kayıtsızlığı), “dosta göz yumma” durumları, liyakat eksikliği, vb. hususlar, bu düzeni ayakta tutan unsurlardır.
Dürüst ve ahlaklı bir düzen oluşturmadıkça; daha çok facia yaşarız. Gerçek ahlak, insan hayatını “paradan” daha değerli görmektir. Medeniyet, her insanın hayatına değer göstermektir ve insana değer veren bir düzen kurmaktır. Dünyada yaklaşık son 30-35 yıldır, 1 binadaki yangından bu kadar ölüm olmamış; artık tüm ülkeler çağın gereklerine uygun davranmaktadır. Peki, biz? Tüm Sistemi derinden sorgulamalıyız. Ölen 78 canımız için (36’sı çocuk!) adına, Kartalkaya Otel yangınının bir dönüm noktası olması gerekir.
AYRINTILI HUKUKİ DEĞERLENDİRME
1. Oteli Yangın Açısından Denetleme Görevi Turizm ve Kültür Bakanlığındadır:
2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun “Denetim yetkisi” başlıklı 30. Maddesi uyarınca:
“Madde 30 –
Belge talebinde bulunan işletmelerin belgelendirilmesine esas denetimleri, belgeli yatırım ve işletmelerin niteliklerine ilişkin denetimleri ve işletmeleri sınıflandırma yetkisi Bakanlığa aittir. Bakanlık gerek görmesi durumunda, denetim yetkisini sınırlarını belirlemek kaydıyla valilik vasıtasıyla da kullanabilir.”
Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında çıkarılan Turizm Yatırım, İşletme ve Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Yönetmelik’in önemli düzenlemeleri aşağıda listelenmiştir:
- Madde 2: “Bu Yönetmelik, insan ve çevre sağlığı ile can ve mal güvenliği de dahil olmak üzere belgeli turizm yatırım ve işletmelerinin, belgeye esas olan vasıflarının, tarifelerinin, temizlik, intizam, servis, idare ve işletme tarzları ile diğer hususların denetlenmesine ilişkin hükümleri kapsar.”
Yangınla ilgili önlemlerin ve alt yapının, “can güvenliği” ile ilgili olduğu konusunda en ufak tereddüt olamaz: Bu sebeple turizm tesislerinin, yangın önlemlerinin ve alt yapısının denetim sorumluluğunun Bakanlıkta olduğu konusunda tereddüt yoktur. Ayrıca, 2. Madde “belgeye esas olan vasıfların…denetlenmesine” özellikle vurgu yapmıştır; diğer bir ifadeyle, Bakanlığın sorumluluğu sadece alt izinlerin var olduğunu kontrol etmek değil, gerçek fiili bir denetim yapmaktır. [Kültür ve Turizm Bakanı, Cuma akşamı TV programında, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının, itfaiye yeterlilik raporu gerektirmesi nedeniyle, Bakanlığın ruhsat olduğunda yangın yeterliliğine ilişkin başkaca fiili denetim yapmadığını ifade etti. “Bizim uzmanlık alanımız değil” dedi özetle. Ancak, mevzuata ilişkin değerlendirmemizden de görüleceği üzere, Bakanlık’a verilen denetim yetkisi “kağıt üzerinde” bir denetimden çok daha fazlasını öngörmektedir].
- Madde 5(1): “Turizm yatırım ve işletmelerinin denetimi, Bakanlık kontrolörleri veya Bakan tarafından görev verilmesi halinde Bakanlık müfettişlerince yapılır.”
- Madde 18(1): “Belgeli turizm işletmelerinde temizlik, intizam, servis, fiyat, idare ve işletme, belge almaya esas olan vasıflarla, personel niteliklerinin tespit ve denetimi yetkisi Bakanlığa aittir.”
Burada yine, “belge almaya esas olan vasıfların […] tespit ve denetiminden” bahsediliyor. Dolayısıyla, burada kastedilen, “kağıt üzerinde/masa başında” bir kontrol değildir. Bakanlık kontrolörleri ve/veya müfettişleri; fiilen denetim yapmalılar. Otelin can güvenliği açısından durumunu etkin şekilde tespit etmeliler.
- Madde 19(1)(a): “Denetim elemanları aşağıdaki işleri yapmakla görevli ve yetkilidirler:
- Belgeli turizm yatırım ve işletmeleri ile turizm kuruluşlarının yıllık programlar çerçevesinde, denetleme ve incelemelerini yapmak…”
Görüldüğü üzere, mevzuata göre; “can güvenliği” açısından [yangın önlemleri/alt yapısı] ve ruhsat almaya esas olan tüm vasıflar açısından, Bakanlığın asli sorumluluğu (ve bir bakıma bakanlığın varlık nedeni) tüm turizm tesislerini düzenli şekilde incelemek ve denetlemektir. Bakanlığın, vergilerimizden oluşan muazzam bütçesinin asli sebeplerinden biri tüm vatandaşlarımızın (ve turistlerin) can güvenliğinin sağlanmasıdır.
- Madde 20: “Bu Yönetmelik uyarınca yapılacak denetimlerde yatırımın belgeye esas projeye uygunluğu, yatırımda kullanılan malzeme, eleman, tesisat, teçhizat, mefruşat, dekorasyon ve hizmet standardının niteliği ve sınıfı ile uyumu, yatırım ve işletmelerin «Turizm yatırım ve işletmeleri nitelikleri yönetmeliği» ne uygunluğu araştırılır.”
Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik m. 17(5)’in ikinci cümlesi şu şekildedir: “Her türlü tesisat, elektrik ve mekanik donanımlarının standartlara uygun ve nitelikli olması ve ayrıca bakımının düzenli yapılması zorunludur.”
- Madde 22(o) uyarınca belgeli işletmelerin veya işletme belgesi talebinin değerlendirilmesine esas olacak denetimde “İnsan ve çevre sağlığı ile mal ve can güvenliğinin sağlanmasına, müşterinin haklarının korunmasına yönelik tedbirler” de Bakanlıkça incelenmelidir.
Can güvenliğine ilişkin tedbirler, Bakanlık tarafından incelenmelidir. Bundan daha açık ifade edilemezdi. Burada etkin ve gerçek bir denetimden bahsediliyor.
Bunun en açık kanıtı, Madde 22(c)’dir; “Belge almaya esas vasıfların devam edip etmediği” Bakanlık tarafından incelenmeli. Bunun anlamı şudur; Bakanlık sadece dosyada sunulan alt izinlere güvenmemeli, fiilen/etkin bir denetim yapmalıdır. Belge olsa dahi; “vasıfların” devam edip etmediğini kendi kontrol etmelidir, gerçek durumu incelemelidir.
- Not: Turizm Yatırım ve İşletmeleri Nitelikleri Yönetmeliği Geçici Madde 1(3)’te “Ayrıca turizm işletmesi belgesi işyeri açma ve çalışma ruhsatı yerine geçen ve sonradan işyeri açma ve çalışma ruhsatı almamış olan tesislerin, yangın önlemlerinin yeterli olduğuna dair ilgili kurumdan uygunluk yazısı alarak 30/4/2024 tarihine kadar Bakanlığa ibraz edilmesi zorunludur. Verilen sürede istenilen uygun evrakın Bakanlığa gönderilmemesi halinde Kanunun 34.cü maddesi uyarınca tesisin belgesi iptal edilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Kartalkaya’daki otelin, Geçici Madde 1(3) kapsamına giriyor olması durumunda, Nisan 2024’e kadar yangın önlemlerinin yeterliliği raporunu Bakanlığa sunması gerekirdi. Aralık 2024te bir müracaat var ve müracaat geri çekiliyor] Sunmadı ise de, Nisan’da rapor gelmediğinde, Bakanlık otelin ruhsatını iptal etmeliydi. Ancak kamuoyu ile paylaşılan Bilirkişi Ön Raporu’na göre, otelin Geçici Madde 1(3) kapsamına girmediğini düşünüyoruz:
T.C. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan Bilirkişi Heyet Ön Raporu’na göre, “Soruşturma Konusu yapının Otel olarak işletildiği ve tesisin 24/1/1973, 7/8/97, 11/4/200 [sic.], 21/03/2002 ve 22/10/2021 tarihlerinde Turizm İşletmesi Belgesi ve Turizm İşletmesi Belgesi belgelerini aldığı görülmüştür.” Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik (md. 7.b) ve İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik (md.5) uyarınca 2021 tarihli Turizm İşletmesi Belgesinin alınması için 22/10/2021 tarihinden önce otelin bir İşyeri Açma ve Çalışma ruhsatı ve dolayısıyla itfaiye raporu almış olması gerekmektedir. Bu arada, bilirkişi raporunda otelin işyeri açma ve çalışma ruhsatının henüz tevdi edilmediği belirtilmiştir. Ancak 1134 Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik Madde 7’ye göre, turizm işletmesi belgesi için Bakanlık’a sunulması gereken belgelerden biri işyeri açma ve çalışma ruhsatıdır. 2021 tarihli Turizm İşletmesi Belgesinin alınması için 22/10/2021 tarihinden önce otelin bir İşyeri Açma ve Çalışma ruhsatı ve dolayısıyla itfaiye raporu almış olması gerekmektedir. (Ancak bu yönde henüz teyitli bir bilgi bulunmuyor.) Dolayısıyla, kamuoyu ile paylaşılan Bilirkişi Heyeti Ön Raporu’nda yer alan bilginin doğru olduğu kabul edildiği takdirde, otelin Geçici Madde 1(3)’ün son cümlesi kapsamına girmeyeceği söylenebilir.] İşyeri Açma ve Çalışma ruhsatı için, yangına karşı gerekli önlemlerinin alındığını gösteren itfaiye raporunun alınması bir gerekliliktir ve Ön Rapor’dan, otelin çeşitli tarihlerde bu ruhsatı aldığı anlaşılıyor.
- Yukarıda zikrettiğimiz Kanun ve Yönetmelik maddeleri ışığında, kritik sorular şunlardır:
- Bakanlık, görevi olduğu üzere, bu oteli can güvenliği açısından düzenli denetlemiş midir? 2021 ve 2024’te denetim yapıldığı söyleniyor: Denetim gerçekten yapıldıysa, Bakanlık, yangın açısından ağır eksikleri görmüş olmalıydı ve tesisin ruhsatını iptal etmeliydi.
- Mevzuatta, denetim sadece “kâğıt üzerinde” (belgelerin kontrolü) olarak ifade edilmemiştir; “belgeye esas vasıfların” var olduğunun da kontrolü gerekmektedir. Düzenli, özenli ve etkin bir denetim yapılmadıysa, Bakanlık bu görevini yerine getirmemiştir.
- Ayrıca sorulması gereken acil soru şudur: Ülkemizde bu durumda daha kaç otel daha vardır? Daha kaç facia her an olabilir? Bakanlık, daha kaç otel açısından “göz yummuş” veya sadece “kâğıt üzerinde”/özensiz bir denetim yapmıştır?
İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin Yönetmelik de yukarıdaki tespitleri güçlendiriyor. Madde 5/3’de:
“Turizm işletme belgeli tesisler, işletme belgesinin düzenlenmesine esas hususlarla ilgili olarak sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından denetlenir”.
Burada “sadece” kelimesi hukuken son derece kritik öneme sahiptir. Hukukta “özel hüküm” daima “genel hükme” öncelikli olarak uygulanır: Burada, mevzuat açıkça turizm işletmeleri için denetleme yetkisini münhasıran Bakanlığa vermiştir.
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik madde 131 uyarınca özel yapı, bina, tesis ve işletmelerin bağlı veya ilgili olduğu bakanlık ve kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli itfaiye teşkilatı tarafından denetlenmesi öngörülmüştür.
“Bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı aşağıdaki şekilde denetlenir.
- a) Özel yapı, bina, tesis ve işletmeler, mahalli itfaiye teşkilatı ile bunların bağlı veya ilgili olduğu bakanlık ve kamu kurum ve kuruluşlarının müfettişi, kontrolör veya denetim elemanları tarafından denetlenir. Bina sahibi, yöneticisi ve sorumluları denetim elemanlarınca binaların arzu edilen bütün bölümlerini ve teçhizatını göstermek, istenilen bilgi ve belgeleri vermek zorundadır. Denetim sonunda eksik bulunan ve giderilmesi istenilen aksaklıklar ile talep edilen önlemlerin öngörülen uygun süre içerisinde ilgililerce yerine getirilmesi mecburidir.”
Her ne kadar mevzuat son derece kötü yazılmış olsa da burada, başta Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelik, Turizm Teşvik Kanunu ve İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına ilişkin Yönetmelik olmak üzere ilgili mevzuat turizm işletme belgesini düzenlemek, bunları fiilen denetlemek, düzenli denetimleri yapmak vb. yetkilerin tamamı Bakanlığa ait olduğundan ilgili yönetmeliğin 131. maddesinde bahsi geçen işletmenin ilgili olduğu bakanlığın Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğu açıktır. Madde 131(a)’ya göre, Bakanlığın da kontrolörlerinin aktif olarak denetimde yer alması öngörülmüştür.
Bolu İtfaiye Müdürlüğünün hukuken bu alanda sorumluluğu yoktur [Kartalkaya’nın, Bolu belediyesi alanı ve mücavir alanının dışında olduğunu anlıyoruz]; ancak, fiili durumda aykırılıkları gördüğünde, etik olarak bunu raporlaması gerektiği söylenebilir. Bu yetki kargaşasında meseleye “bürokratik” bakıp, kendisine açık bir yasal yetki verilmemişken, meseleyi daha ileri taşıma gücünü kendinde görmemiş olabilir. İşletme sahibi, rapor daha yazılmadan, müracaatını geri çekmiş diye anlıyoruz. Zira Bolu Belediyesi alanı dışında olması meselesi dışında [*bakınız aşağıda 2’de]; Mevzuat, itfaiyenin “re’sen” aksiyon almasını, rapor düzenlemesini öngörmüyor. İtfaiye müracaat üzerine rapor hazırlayabiliyor: Müracaat geri çekilince, rapor yazma yetkisini kendinde görmemiş olabilir.
Bu kadar kritik bir konuda bu yanlış yasal düzenlemeler ve boşluklar, hele ki can sağlığı söz konusuyken; mevzuatın da acilen değişmesi gerektiğini gösteriyor. İtfaiye, aykırılık gördüğünde mutlaka raporlamalıdır, müracaat geri çekilse dahi.
Tüm bunların temel sebebi şudur; merkezi hükümet tüm “yetkileri” elinde toplamak istiyor ancak bunun doğru alt yapısını ve sorumluluk yapısını kurmuyor. Tek istediği “yetki”; yetki nasıl uygulanır, doğru düzgün denetim yapabilir miyiz, insan sağlığı için en uygun sistem gerçekten bu sistem mi? Bu sorular sorulmuyor…
Facia oluşunca da merkezi hükümet, son derece geniş yetkilerinin gerektirdiği sorumluluğu üstlenmek istemiyor.
2. İl Özel İdaresinin Sorumluluğu
Bolu Belediyesi, 5393 Sayılı Belediye Kanunu’na tabidir. Belediye Kanunu’nun 14. Maddesinin 5. fıkrasına göre, belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsar. Yine 14. Maddenin 6. fıkrasına göre, belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara da belediye hizmetleri götürülebilir. Ancak, kamuya açık bilgilerden anladığımız kadarıyla, Grand Kartal Otel ne Bolu Belediyesi belediye sınırı ne de Bolu Belediyesi’nin mücavir alanı sınırındadır. Dolayısıyla, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik m. 131 maddesi bakımından mahalli itfaiye teşkilatı olarak Bolu Belediyesi’nin itfaiye teşkilatı yetkili değildir*.
Söz konusu facianın yaşandığı yerin Bolu Belediyesi ve diğer ilçelerin belediye sınırlarının dışında olduğu (ilçe belediyelerinin/Seben belediyesi sınırlarının dışında olduğuna dair haberlere göre bu değerlendirme yapılmıştır) gözetildiğinde ilgili alanın İl Özel İdaresinin sorumluluğu altında olduğu düşünülmektedir. [Kültür ve Turizm Bakanı da bunu ifade etmiştir].
Bolu İl Özel İdaresi ise il genel meclisi, vali ve valiliğin başkanlığında toplanan il encümeni organlarından oluşmaktadır.
Bu nedenle, otelin yangın önlemleri ve alt yapısı konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın asli sorumluluğu saklı kalmak üzere, bu bölgedeki gayri sıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerine ruhsat verme ve denetleme genel yetkisi de İl Özel İdaresi Kanunu m. 7(g) uyarınca Bolu Belediyesi’nde değil Bolu İl Özel İdaresi’ndedir.
Ek olarak, İl Özel İdaresi Kanunu m. 69 uyarınca Bolu İl Özel İdaresi’nin yangın, sanayi kazaları, deprem ve diğer doğal afetlerden korunmak veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla ilin özelliklerini de dikkate alarak gerekli afet ve acil durum plânlarını yapmakla ve ekip ve donanımı hazırlamakla yükümlüdür.
Bu çerçevede, turizm potansiyeli yüksek ve kış aylarında (özellikle sömestr tatili döneminde) oldukça kalabalık olan Kartalkaya bölgesinde bir yangınla mücadele planının yapılması il özel idaresinin sorumluluğunda olması gerektiği söylenebilir. Bölgede yetkili olan Bolu İl Özel İdaresi’nin bir itfaiye müdürlüğü olmalıydı; oteller alanında bir itfaiye aracı ve ekibi bulundurmalıydı, özellikle kalabalık dönemlerde. Eğer bir kuruma yetki veriliyorsa; sistemin uygulanabilir ve etkin olması için, ona uygun bir alt yapı kurulmalıdır. [Not: Köroğlu Dağları Turizm Bakanlığı’nın açıkladığı Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri Listesi’nde yer alıyor ancak aynı zamanda Bolu İl Özel İdaresinin Yetki Alanında olan bir Bölge. Ancak doğrudan doğruya Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri Listesi’nde yer alan bir bölgenin afet planlarının, acil durum müdahalelerinin Bakanlık tarafından yapılacağı yönünde bir düzenleme bulunmuyor, daha çok bu bölgelerdeki imar, bu alanda yapılabilecekler vb. hususlara değiniliyor. Bununla birlikte, Turizm Teşvik Kanunu’nda çok dolaylı bir düzenleme var. Turizm Teşvik Kanunu md. 4(3)’e göre “Bakanlıkça uygun görülen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde alanın bütüncül bir anlayışla korunmasının, geliştirilmesinin, sosyal ve teknik altyapının gerçekleştirilmesinin ve işletilmesinin özel sektör iş birliği ile sağlanması amacıyla, Bakanlık tarafından adına tahsis yapılanların katılımıyla turizm hizmetleri yönetim birlikleri kurulmasında Bakanlık yetkilidir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.” Burada ilgili alanın bütüncül şekilde korunması, sosyal ve teknik altyapının geliştirilmesi kapsamında afet planı, acil durum müdahale gibi hususların dahil edilebileceği düşünülse de madde hükmü özel sektör işbirliği için kurulacak bir birliğe ilişkin olduğundan doğrudan bir sorumluluktan bahsetmek mümkün olmaz. Ancak elbette Bakanlık bu maddeye dayanarak ilgili bölgedeki otellerin bulunduğu bir birlik kurulmasına ön ayak olarak, burada turizm işletmelerinin inisiyatifi ile özel bir yangın/afet müdahale biriminin kurulmasına ön ayak olabilirdi. Oteller, Bakanlıkla işbirliği içinde; bir araya gelip bu kapsamda bir itfaiye aracı bulundurabilirdi. Bununla birlikte, İl Özel İdaresi Kanunu uyarınca bölgenin yangın vb. afetlere ilişkin planlarının yapılması açıkça (ve asli sorumlu olarak) İl Özel İdaresine bırakılmıştır.] Ek Not 1:
Bakanlığın kullandığı akreditasyon ve denetim firmaları acilen gözden geçirilmelidir. Tüm sistem acilen gözden geçirilmelidir. Bu alandaki sorumlular da yargılanmalıdır.
Ek Not 2:
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik 2007 yılında yürürlüğe girdiğinde 6. Maddesinin 4. Fıkrası, bina projeleri yapılırken “itfaiye birimlerinin uygun görüşü alınması” hükmü yer almaktaydı. 2012’de yapılan değişiklikle ilgili belediye itfaiye birimlerinin uygun görüşü alınmasına ilişkin ibare kaldırılmıştır. Bu hüküm tekrar düzenlenmelidir; yeni binalarda da bu tür faciaların yaşanmaması için. Genel olarak tüm yangın mevzuatı tüm yetki ve sorumlulukları %100 açık hale getirerek ve ağır ihmal ve kusurlara caydırıcı cezalar öngörerek yeniden düzenlenmelidir.
Ek Not 3:
3194 sayılı İmar Kanunu’na 2018 yılında eklenen Geçici Madde 16 ile düzenlenen imar barışı uygulaması kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılara yapı kayıt belgesinin verilmesi düzenlenmiştir. [Prensip olarak “geçici” olsa da -bu yüzden imar “barışı”; “affı” değil- bu belgeler fiilen kalıcı olmuştur]. Bu nedenle imar barışı uygulaması imar mevzuatı aykırılıklarına benzer olarak yangın güvenliği düzenlemelerine de aykırılık durumunda yapı kayıt belgesi verilmesini ve kat mülkiyetinin bu yapılara sunulmasının önünü açmış oldu.
İmar barışı gibi uygulamaların yapı güvenliğine verilen zararının farkında olunarak imar barışı kapsamına alınan yapıların güvenliğinin de ayrıca kontrol edildiği bir mekanizma kurulması gerekir diye düşünüyoruz.
Saygılarımla, Av. Ece Güner.