Değerli Kamuoyunun Dikkatine,

Biliyorum, çoğunuzun üstünde Mayıs seçiminin yükü, hayal kırıklığı var. Yılgınlık, moral bozukluğu hissediyorsunuz: “Bir yerel seçim ne değiştirecek ki?” diyorsunuz belki de…

31 Mart’ta neden mutlaka oy vermeliyiz, çok kısa anlatayım. Bana 2 dakikanızı ayırın lütfen:

  • 31 Mart’tan sonra tam 4 YIL seçim YOK! Tam 458 gün (dile kolay), kimse fikrinizi sormayacak. Sesinizi duyurma fırsatınız olmayacak.
  • Hayat şartlarınızdan şikayetçiyseniz; 31 Mart, tepkinizi belirtmek için son gün. Sonra 1.458 gün kimse fikrinizi sormayacak.
  • “Sivil toplum direnci, protesto hakları olacak” derseniz; bunlara izin verilmeyecek.
  • 31 Mart, iktidara “sarı kart” göstermek için, “kendinize çeki düzen verin” demek için son fırsatınız olacak. 

İktidarın şu an tek hedefi ve “referans noktası” İstanbul’u kazanmaktır. İstanbul’u Sn. Murat Kurum (iktidar) kazanırsa, “mutlak zafer” ilan eden iktidar, kanaatimce şunları yapacaktır;

  • 2024-2027 en az 3 yıl çok sert bir ekonomi programı uygulanacak. 2024’te her şeyin fiyatı artmaya devam edecek ancak maaşlarınız artmayacak, eriyecek; daha da yoksullaşacaksınız.
  • Emekliler; hemen eriyecek 2 ikramiye aldıktan sonra, maaşlar bir daha artmayacak, alım gücü tamamen eriyecek.
  • İktidarın kendisi tasarruf yapmayacak (“ne gerek var, yine kazandım” diyecek); gereken kaynakları sizden alacak.
  • Belediye kaynakları tüm İstanbullular için değil, bir avuç insan için kullanılacak. İmamoğlu dönemi Belediyenin halka giden sosyal yardımları 7 kat artmıştı.
  • Riskli bir Anayasa değişikliği denenecek. Son emniyet supabı olan Anayasa Mahkemesi tamamen etkisizleştirilecek ve birçok endişe verici değişiklik daha yapılacak. Ülkemiz demokratik düzen, temel hak ve özgürlükler, adalet ve Cumhuriyet vizyonundan iyice uzaklaşacak.
  • “Ekonomi çökse de milletimiz ucuz gıda kuyruklarında saatlerce beklese de bize oy veriyor, İstanbul’la ödüllendiriyor” diye düşünen iktidar; daha da otoriterleşecek, çünkü “güç zehirlenmesi”
  • Umut iyice azalınca; beyin ve sermaye göçü had safhaya ulaşacak. En parlak geleceğimiz yurt dışına gidecek. Yatırımlar da. Dünyayla daha zor rekabet edeceğiz; Fakirleşeceğiz.
  • Son “nefes” ve “denge-denetim” alanı, Belediye de iktidara geçecek.
  • İstanbul’un ölüm fermanı da olsa, Kanal İstanbul ısrarla yapılacak. İBB Başkanlığı kaybedilirse kimse Kanal İstanbul’a karşı çıkamayacak.
  • İktidara verilen muazzam “Rezerv Alanı” yetkisi, mülkiyet hakkınızı zedeleyerek kullanılabilir; etkisizleştirilen AYM sizi yeterince koruyamayacak, sadece güçlü bir İBB Başkanı İstanbullunun hakkını koruyabilecek.

Tüm bu sebeplerle, evet, 31 Mart’ta, oyunuz, geleceğiniz ve ülkemizin geleceği için bir fark yaratacaktır.

UMUDUN yaşamasını sağlamak sizin elinizde; aksi takdirde herkes “vazgeçecek”, siyasetten kopacak ve daha karanlık bir rejim yerleşecek.

31 Mart 2019 seçimi 13.600 oy farkla bitmişti. Binde bir, %0,1 farkla… 31 Mart’ta BİR oyun bile önemi olacak.

 Bu seçimi ya Sn. Ekrem İmamoğlu ya da Sn. Murat Kurum kazanacak. Üçüncü bir alternatif yok. Muhalif bir seçmenseniz ve oy vermeye gitmezseniz veya “protesto oyu” kullanırsanız, (ki herkesin kararına sonsuz saygım var); bilmelisiniz ki Sn. Murat Kurum’un seçilme şansı artacaktır. Bu sadece matematiksel gerçektir.

Bu bir genel seçim değil (“nispi” değil); önde gelen her şeyi kazanıyor. Kimin kaç puan oy aldığı, 3 gün sonra unutulacaktır. Tek gerçek şu olacak: İstanbul’u kim kazandı? İktidar ödüllendirildi mi?

Benim kararım net: Bu bir memleket, bu bir demokrasi, bu bir Cumhuriyet meselesidir. 31 Mart’ta oyum Sn. Ekrem İmamoğlu’na.

En önemlisi de iktidar tarafından kutuplaştırılmış milletimizde, birleştirici bir Başkan, gönlünde “öteki” olmayan, her kesimi sevgiyle kucaklayan Başkan; kutuplaşmanın panzehridir.

Bunca zorluğa rağmen, muazzam başarılı, çalışkan, profesyonel, çözüm üreten, “İstanbul muhafızı”, demokrasiye ve Cumhuriyete gönülden bağlı bir Başkan. İktidarın orantısız gücüne karşı tek başına mücadele eden bir Başkan.

Bu yüzden:

 İstanbul’da, “Vicdan İttifakında” birleşelim!

 Umudu Yaşatalım!

Saygılarımla,

Av. Ece Güner.