İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN BİR CUMHURBAŞKANI KARARI İLE “ÇIKIŞ”: ANAYASAMIZIN AÇIK MADDELERİNE AYKIRIDIR  

Bu konuda defalarca yazdım, dava açtım, ancak bir kez daha yazma/hatırlatma gereği görüyorum. Danıştay’dan beklenen karar, “İstanbul Sözleşmesi’nin ülkemiz için faydalı olup olmadığı” kararı değildir. Buna zaten- milletimiz adına- Türkiye Büyük Millet Meclis’i 24 Kasım 2011 tarihinde oybirliği ile karar vermiştir. Danıştay’dan beklediğimiz tek karar: Anayasamızın açık maddelerinin halen yürürlükte olup olmadığı kararıdır.

   1- İstanbul Sözleşmesi Kanun Hükmündedir:

Anayasamızın 90. Maddesine göre, İstanbul Sözleşmesi tartışmasız şekilde “kanun hükmündedir”: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. İstanbul Sözleşmesi 24 Kasım 2011 tarihinde TBMM tarafından 6251 Sayılı Kanun ile onaylanmıştır. 29 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanun hükmünde olduğuna dair herhangi bir tartışma yoktur.

    2- Bir Kanunun Kaldırılması TBMM Kararı Gerektirir:

Anayasamızın 87. Maddesi son derece açıktır: “Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak(tır). “Usulde paralellik” ilkesi çerçevesinde zaten aksi düşünülemez. Aksi takdirde TBMM’nin iradesi yok sayılmış olur.,

     3- Yürütmenin Açık Yetki Aşımı Söz Konusudur:

Anayasamızın 104/17 Maddesine göre, Cumhurbaşkanı; i) sadece “yürütme yetkisine ilişkin” konularda düzenleme yapabilir, ii) “Temel haklar, kişi haklarına” ilişkin düzenleme yapamaz (İstanbul Sözleşmesi yaşam hakkına ilişkindir) ve iii) “Kanunda açıkça düzenlenen” konularda düzenleme yapamaz, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri çıkaramaz.

21 Mart gecesi İstanbul Sözleşmesinden “çıkışa” ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı; 9 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. Maddesi temelinde alınmış bir karardı. 9 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi sınırsız ve müphem yazılış şeklinden dolayı Anayasamıza aykırıdır ve Anayasa Mahkemesi incelemesine gönderilmelidir [o ayrıntılara burada girmiyorum]. Ancak, bir an için bu Kararnamenin geçerli olduğunu varsaysak bile: Bu Kararnamenin kapsamı Kanunla onaylanan uluslararası sözleşmeler değildir!  

Kararnamede kastedilen sözleşmeler sadece ve sadece TBMM onayı gerektirmeyen, yürütmenin tek başına tasarrufu altında olan, kısa süreli ve teknik türden uluslararası anlaşmalardır. Aksi bir yorum düşünülemez. Aksi yorum kabul edilirse: Bu durumda TBMM’nin iradesinin + AY 87., 90. ve 104/17’nin belirlediği çerçevenin tamamen yok sayılması olur.

Aksi yorum kabul edilirse: Milletimizin tamamını temsil eden TBMM’nin onayladığı tüm uluslararası sözleşmelerden, Cumhurbaşkanının tek başına vereceği bir kararla her an çıkılması mümkün olur. Böyle bir düzen düşünülebilir mi? O zaman TBMM onayının ne anlamı kalır? Anayasamızdaki maddeler ne anlamı kalır? Bu tarihi davada, sergilenen duruşu, tarih daima hatırlayacaktır.  Saygılarımla, Av. Ece Güner Toprak.