YARGI REFORMU: 2. YAZIM:

1.PAKETİN TEMEL AMAÇLARINDAN BİRİ: BAZI SUÇLARLA İLGİLİ YARGI YÜKÜNÜ (VE CEZAEVİ NÜFUSUNU) AZALTMAK. [“ÖZGÜRLÜKLERE” İLİŞKİN MADDELER FAYDALANAMAYACAK]

Mahkemelerin aşırı dava yükü (Anayasa Mahkemesinde 47,000, Danıştay’da 175,000, Yargıtay’da 500,000+ derdest dosya) ve cezaevinde 265,000 kişi (2000 yılında bu rakam 50-60,000 civarıydı; %400 artış!) olduğu düşünülürse, bu yanlış bir hedef değil. Ancak teklif edilen 3 temel değişiklikte önemli sorunlar var. Komisyonlarda iyi tartışılmalı/tadil edilmeli:

1- “KAMU DAVASI ERTELEMESİNİN” KAPSAMI BİRAZ GENİŞLETİLİYOR: (CMK 171)

Kanunda üst sınırı 2 yıl (şu an 1 yıl) veya daha az süreli hapis cezası olan suçlarda; Savcı, kamu davası açılmasını 5 yıl erteleyebilecekŞartlardan biri (önceden de böyleydi) “şüphelinin suç işlemekten çekineceği” inancı. İlgili kişi 5 yıl “kontrol altında” olacaktır… 

CMK 171/6/b ile istisnalar teklif edilmiş; kamu görevlisine karşı işlenen suçlar hariç tutulmuş. Bu yüzden – net olmasa da – TCK 301, 125/3 – faydalanamayacak diye anlıyorum. Zaten “ifade özgürlüğü” açısından tek faydalanabilen maddeler bunlardı (diğerleri hep 2 yıl üstü); bunlar da özellikle istisna (kapsam dışı) tutulmuş. [*Hep altını çiziyorum; TCK 301 ve 125/3’ü okuduğunuzda “ağır suçlar” gibi gözükebilir, ancak maalesef son yıllarda basit iktidar eleştirileri dahi bu maddelerden hapis cezası ile sonuçlanmıştır, sorun burada]. İstisna kapsamı konuşulmalı.

2- “SERİ MUHAKEME USULÜ” GETİRİLİYOR: (CMK 250)

 Seri Muhakeme Usulü (“SMU”) ABD’de olan “plea bargaining” (“cezanın azaltılması için pazarlık” diye tercüme edilebilir Türkçeye) den esinlenmiş. Özetle, belli suçlar için, Savcıya, cezayı esaslı oranda azaltma yetkisi veriliyor. Kurulan sistemi riskli buluyorum:

Birinci sorun: Neden bu kapsam? SMU’dan faydalanabilecek 13 suç türü sayılmış. Kapsam kanaatimce tartışılmalı. Örneğin; parada sahtecilik, resmi belgede yalan beyan, ateşli silahlar, Orman Kanunu (Mde 93Mde 17; orman alanına izinsiz inşaat) suçları SMU’dan faydalanabilecek. [“İfade özgürlüğü” açısından sorunlu maddelerden hiçbiri bu kapsamda sayılmamış].

  • Neden bu suçlar? Örneğin, orman arazisine izinsiz inşaat yapan biri belki de neredeyse cezasız kurtulacaksuçu işlediğinin tespitine ragmen sanığa sadece 3 ay ceza verebilir. Bu yeni ihlalleri teşvik etmez mi? Zaten çevre/doğa konularında gerileyen ülkemiz için doğru mesaj/vizyon olduğunu düşünmüyorum.

İkinci sorun: Mahkemeden Savcıya esaslı yetki transferinde. Sistem şöyle işleyecek (özetle): SMU şüpheliye teklif edilir. Şüpheli kabul ederse uygulanır. Savcı; cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygular. Savcı sonra talebini Mahkemeye sunar. Mahkeme şüpheliyi dinler, “SMU şartları var” derse, “talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurar”. Özetle; SMU kapsamındaysa, esasen Kararı Savcı vermiş oluyor, Mahkeme onaylıyorHer ne kadar itiraz mümkün olsa da, bu yargı sistemimize çok uygun olmayan bir yapı. Adeta Mahkemeden Savcılara esaslı bir “yetki transferi”.

Aynı şekilde, teklif edilen Madde 250/6’ya göre: Savcıya, Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB) kararı verme hakkı tanınıyor. Şu an bu yetki sadece Mahkemelerde var.

ÖZETLEGetirilen “Seri Muhakeme Usulü”, Savcının takdirine kalmış büyük indirimler (“cezasızlık”) olanağıdır. Bazı suçlar için sistem düşünülebilir, ancak kapsamı konuşulmalıdır; “rant” suçlarına teşvik olmamalı (ormana inşaat, parada sahtecilik), şiddeti teşvik etmemeli (ruhsatsız silahlanmaya koruma gibi). Özellikle sayılan suç türlerine bakarsak; istismara açık bir sistem olma riskini taşıyor. Yargı sistematiğimiz açısından da Mahkemeden Savcıya esaslı yetki devri sorun yaratabilir [yaptırım konusunda son söz yine Mahkemede olmalıdır diye düşünüyorum].

3-“BASİT YARGILAMA USULÜ” GETİRİLİYOR: (CMK 251)

 Ceza üst sınırı 2 yıl veya daha az hapis olan suçlarda; dosya üzerinden (duruşmasız) yargılama usulü teklif ediliyor.

 “BERAAT” kararı verilmediği sürece; duruşmasız yargılamayı ceza sisteminde doğru bir yaklaşım olarak görmüyorumNeticede Mahkeme cezanın infazını ertelese de; sanık bir ceza almış olacaktır. Ve “riskli”, denetim altında (tekrar suç işlememesi gereken) bir sürece girecektir. Bu yüzden, duruşmada kendini ifade etmesi çok önemli; kendini ifade etse belki de beraat alacaktır…

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 6 “Adil Yargılanma Hakkı” düzenlemeleri ile çelişki yaratabileceğini düşünüyorum.

İtiraz edilirse duruşma olur diye bir “koruma” düzenlenmiş; ancak herkesin bu hakları kendisine iyi anlatacak bir avukatı yok. Pratikte, birçok kişi bundan faydalanmayacaktır. Birçok yanlış/haksız karara yol açabilir; ayrıca mahkemeler kolaya kaçıp dosya üzerinden hapis cezası verip ama “HAGB” kararı verebilirler. Gereksiz yere insanlar ceza almış olurlar.

  • İleride yeni “yap-boz” düzenlemelerine yol açmamak için bu 3 düzenlemenin kapsamı da, usulü de, istisnaları da Komisyonda etraflıca tartışılmalı.

Saygılarımla,

Av. Ece Güner Toprak.